Et Yemek Etik Mi?

Esra Özalp

Et yemek etik mi?

Etik, bireylerin yaşam hakkı konusunda eğilir bükülür bir vaziyette olmadığı halde insanlar etiği kendine göre yorumluyor ve hatta belirleyebiliyor. Fakat hepimizin kibrimizi ve tahakküm arzumuzu bir kenara koyup kabul etmemiz gereken bir gerçek var, o da insan dışı hayvanların yaşam haklarının en az insanlarınki kadar kıymetli ve biricik olduğu. “ Et yemek etik midir?” Bu soruya verebileceğimiz apaçık tek bir cevap var: “Et” yemek etik değildir. Fakat içinde büyüdüğümüz toplum, süregelen ve sorgusuz kabul edilen klişe yanlışlarla bizi başka bir gerçekliğe manipüle etmiş durumda. Bu sebeple bu sorunun cevabını farklı perspektiflerden ele alarak vereceğiz.

Bu konudaki etik sorgulamalar yalnızca temel etik olarak değil, hayvan hakları, hatta insan hakları ve gezegenimizin refahını da ilgilendiren birçok alt kategori oluşturuyor. Bunlara biraz değinecek olursak:

Etik Düşünce: Etik, bireylerin eylemlerinin doğruluğunu ve yanlışlığını değerlendirmeye odaklanır ve bireylerin doğru olanı yapmasını konu alır. Kısacası, bireylerin bir konu hakkında doğru olanı yapması etik bir sorumluluktur. Başka bir hayvanı sistematik bir şekilde sömürmek ve en nihayetinde hayatını elinden almak hiçbir koşulda etik değildir. Kimsenin başka bir bireye işkence etmeye ve onun hayatını elinden almaya hakkı yoktur. Özellikle insanın hayvandan çok daha avantajlı olduğu ve herhangi bir adalet düzleminin bulunmadığı bu güç dinamiğinde etiği bir yere oturtmak mümkün değildir. Türcülük, etik/felsefi açıdan günümüzün önemli tartışma konularından biridir. 

Hayvan Hakları: Modern toplumlar, insanlar arasında kabul gören haklara ek olarak, hayvanların da belirli haklara sahip olduğunu kabul ediyor ve bu konuda çeşitli tartışmalar yürütüyor. Bu haklar arasında yaşama, özgürlük, refah ve işkenceye maruz kalmama gibi çok temel konular yer alıyor. Dolayısıyla, hayvanların en belirgin yaşam haklarının elinden alınması bu haklara doğrudan aykırıdır. İnsan türü olarak yapmamız gereken ilk şey, gasp ettiğimiz haklarını hayvanlara geri teslim etmemizdir. Sonrasında ise kendilerini savunamadıkları ortamlarda ve koşullarda onları temsil ederek haklarını savunmaya devam etmek onlara olan etik borcumuzdur. 

Çevresel Etkiler: Hayvancılığın hayvan haklarını ihlal etmesinin yanı sıra üzerinde bulunduğumuz gezegene korkunç derecede zararlı birçok etkisi bulunuyor. Üstelik çevresel etkiler, yalnızca doğayı değil içinde barındırdığı ve hedef dahi olmayan birçok diğer hayvanın hayatını da doğrudan tehdit ediyor. İnsan türü olarak biz de bu etkiler dolayısıyla yaşam şartları tehdit altında olan türlerden biriyiz. Hayvancılık; sera gazı emisyonları, su-hava-toprak kirliliği, kaynakların orantısız biçimde tüketilmesi ve ormansızlaşma gibi birçok çevresel sorunun hem doğrudan hem de dolaylı şekilde sebeplerinden biri.

Et yemek etik mi?
Et yemek etik mi?

Et Yemenin Etik Tartışmalardaki Süreci

Hayvanların ve hayvansal ürünlerin yenmemesi özellikle 20. Yüzyılda yaygınlaşmaya başlamış fikirlerdir.  Aslında oldukça eski zamanlardan beri bu birçok kişi tarafından sorgulanmış ve bazılarının bu konularda satır arası aktarımları olmuştur. Hayvanların ve hayvansal ürünlerin yenmemesi çokça tartışma konusu olsa da, tartışmalar ve sorgulamalar genel olarak hayvan yememek yani vejetaryenlik üzerinden ilerlemiştir. Günümüzde ise veganlık yani hayvansal ve hayvan sömürüsü olan tüm ürünlerin uygulanacak en mümkün mertebede reddi, felsefi açıdan da çokça tartışılıyor ve birçok perspektifden farklı görüşlerce de ele alınıyor. 

Bahsettiğimiz gibi bu konu çok eskilerden beri sorgulanan bir konu olmuştur. Antik Yunan filozoflarından bazıları, farklı etik anlayışlarla et yemeye karşı çıkmıştır. Örneğin Pisagor, hayvanların da insanlar gibi ruhları olduğunu öne sürerek, et yemeyi etik açıdan hatalı bulmuştur.

Hayvanların birbirleriyle iletişim kurması, hem sosyal hem ailesel ilişkilerinin olması, akıl yürütmesi, kimi durumlarda dil kullanması ve ahlaki davranış sergilemeleri hayvanların bireyliklerinin sorgulanmasını sağlayan en önemli unsurlardandır. Suni bir vicdan rahatlatma sağlayan altı boş gerekçeleri sürdürmeye devam etmek için bu unsurlar bazı kişiler tarafından kabul edilmeyip yok sayılsa da tüm bunlar oldukça açık ve ortadadır. Üstelik tüm bunların reddediyor olsanız bile, hayvanların tıpkı bizler gibi yaşamak istediğine, ölmeye direndiklerine ve ölmemek için son ana kadar çırpındıklarına her sene şahit oluyorsunuz. Hiçkimse gözlerinin önünde daha demin türdeşi öldürülmüşken bıçağın altına yatmak istemez. Yaşam, hepimiz için kıymetli ve elzem. 

Et yemek etik mi?
Et yemek etik mi?

Hayvan Hakları

Günümüzde, insanların bilgi edinmeleri çok daha kolay  ve edindikleri bilgileri daha geniş kitlelerle paylaşabilmek için birçok platform var. Bu bilgi ve fikir aktarımı ile birlikte hayvan hakları giderek daha fazla önem kazanıyor ve daha çok tartışmanın konusu haline geliyor. İnsanlar nihayet dünyanın ve içinde yaşayan her diğer türü, sadece kendi türlerinin hizmetine sunulmuş sınırsız bir kaynak olmadığını fark etmeye başlıyor. Hatta bir kısmımız, olabildiğince zulümsüz ve adil bir dünya için, bu gezegende birlikte yaşadığımız diğer canlıların da hayatının biricikliğini kavramaya ve verdiğimiz zararı telafi etme girişimlerinde bulunmaya çalışıyoruz. Aslında bu tüm insan türünün etik sorumluluğudur. Bireysel olarak, binlerce yıldır düşünmeden sömürdüğümüz gezegen ve diğer canlılara bunu borçlu olduğumuzu düşünüyorum. 

Endüstriyel hayvancılık, moda endüstrisi, “spor”,  kozmetik-hijyen, eğlence sektörü, canlı hayvan ticareti ve bilimsel deneyler gibi alanlarda, hayvanlar çeşitli bahanelerle ve çeşitli altı boş klişe gerekçelerle kötü muameleye ve en nihayetinde öldürülmeye maruz kalıyor.

Tüm bunların yanı sıra yalnızca tahakküm kurma, iktidar olma arzusu için zevk uğruna birçok farklı hayvan avlanıyor. Bu hayvanların ölü bedenleri daha sonrasında büyük bir övgüyle sergileniyor ve vahşet, hastalıklı bir gösterişe dönüşüyor. Özellikle nadir türler, kaçak avcılar tarafından avlanarak nesli tükenme tehlikesi altına giriyor. Tüm bunların hepsi, insanların yalnızca yapmaya gücünün yettiğini kanıtlamak için yaptığı, saf bir zarar verme politikası güden son derece korkunç bir kibrin sonucudur. 

Et yemek etik mi?
Et yemek etik mi?

Çevresel Etkiler

Başlarda bahsettiğimiz gibi, hayvan ve hayvansal ürünler yemek yalnızca hayvan haklarını değil tüm gezegeni tehdit eden en büyük sorun kaynaklarından biridir. Örneğin, hayvan hakları ile doğrudan ilgili olmayan fakat çevreyi önemseyen kişilerin de “et” yeme noktasındaki en büyük itirazlardan biri de çevreye verdiği zararlardır. Hayvanların hapis tutuldukları çiftlikler ve yenilerine alan açmak için her yıl milyonlarca metre kare orman arazisi yok ediliyor. Bu arazilerin tahribi, içinde yaşayan binlerce canlının da hayatına doğrudan ve dolaylı şekilde maal oluyor. Tahrip edilen bu değerli orman arazileri fabrika çiftliklerine sıkıştırılmış hayvanlar için devasa birer hayvansal tarım hapishanesine dönüştürülüyor. Bu çiftlikler tek başına bile gezegene en çok zararı veren unsurlardan biri olan sera gazının başlıca sebeplerinden biridir.

Başa bir endüstiri olan balıkçılık, denizlerdeki yaşamı hem bireylerin ölümüne sebep olarak hem de doğrudan ve dolaylı şekilde diğer bireylerin yaşam alanlarını tahrip ederek deniz yaşamını büyük oranda tehdit ediyor. Birçok su altı habitatı ve değerli resifler balıkçılık endüstrisinin yıkımıyla büyük zararlar görerek bozuldu. Üstelik deniz kaplumbağası, yunuslar, balıkçıl kuşlar gibi “av” alanında doğrudan hedef kitlede bile olmayan türler, balıkçılığın ardında bıraktığı ağlar, çeşitli çöpler gibi çözünmeyen atıklar sebebiyle hayatını kaybediyor. Günün sonunda balıkçılık faaliyetlerinin tamamı geri dönüştürülemez yıkımlara ve birçok hayvanın hayatına maal oluyor. Üstelik kirlenen su kaynakları hem gezegenimizi hem de insanlar olarak doğrudan bizim yaşam kalitemizi de ciddi şekilde etkiliyor. 

Et yemek etik mi?
Et yemek etik mi?

Hayvanlar İçin Çok Şey Mi İstiyoruz?

Hayvanların temel yaşam ihtiyaçları aslında oldukça basit. İnsan müdahalesinin olmaması, hayvansal yaşamın en ideal haliyle kendi kendine devam etmesini sağlamak için yeterlidir fakat insanlar olarak sebep olduğumuz birçok durum bu basit denklemin işleyişine doğrudan ve dolaylı olarak zarar veriyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi hayvanların çeşitli yaşam alanlarının, kullandığı birçok kaynağın ve büyük ölçüde orman arazilerinin yok edilmesi, avlanmaları, yakalanarak hapsedilmeleri, kaynak olarak kullanılmak üzere zorla çoğaltılmaları, çeşitli deneylere maruz bırakılmaları, yalnızca basit bir seyir zevki için bile hayvanat bahçeleri, yunus parkları gibi yerlerde alıkonmaları basit temel yaşam ihtiyaçlarını karşılamalarını engelliyor ve hatta çoğu zaman yaşam haklarını bile ellerinden alıyor. Üstelik hızlı ve dengesiz ilerleyen şehirleşme tüm bu kötü etkilerin katlanarak artmasına sebep oluyor. 

Bazı kişiler hayvanlar için talep ettiğimiz hakların “çok fazla” olduğunu düşünüyor fakat aslında hepsi çok temel ve zaten hakedilmiş şeyler. En başta sorduğumuz soruyu da hatırlatacak olursak, başka bir canlının zaten hakkı olan şeyleri gasp etmemek hepimizin etik sorumluluğudur. İşkence görmeden, sömürülmeden, kendi türleriyle sosyal bir etkileşimde olduğu uygun ortamlarda özgür bir yaşam yalnızca bizlerin değil tüm hayvanların hakkıdır. Düşünecek olursak, bir önceki cümlede saydığım yaşamsal haklarını hepsini kendimiz için istiyoruz. Tüm bu hakları talep etmekten ve talep edemeyenlerin sesi olmaya çalışmaktan hiçbir zaman vazgeçmiyor. Peki çizigiyi neden hayvanlarda çiziyoruz? Eşitlik ve adalet değerlerimiz yalnızca kendi türümüze kadar mı?

Bireysel olarak tüm insanların, et yemenin sonuçlarının gerçekten farkında olduğunu ve bu farkındalığa rağmen bu yıkım dolu sistemi gönül rahatlığıyla devam ettirebileceğini düşünmüyorum. Veganlar olarak hepimiz bu hayata vegan olmayan bir noktadan başladık ve ömrümüzün büyük kısmını vegan olmadan geçirdik. Şu an et yiyen herkesin yerinde ve konumunda zaten olduk o sebeple insanların verdiği tepkileri, inkar mekanizmalarını, kendilerini koruyabilmek için kabul ettiği vicdan rahatlatıcı gerekçelendirmeleri çok iyi anlıyorum. Hayatınızın belki de merkezine oturmuş yemek sistemini değiştirmek size çok güç geliyor olabilir bu durumda şunu söylemek istiyorum, yaşayacağınız hiçbir zorluk, hayvancılık sektöründe sistematik işkence gören ve ölümünü bekleyen bir hayvan olmak kadar zor değil.

Eğer isterseniz hayvancılığın gerçekleri ile ilgili bir sürü şey öğrenebilirsiniz, seçimlerinizin sonuçlarıyla yüzleşip herkes için daha iyi seçimler yapabilirsiniz. Bakış açınızı adaletten, eşitlikten ve şefkatten yana olacak şekilde değiştirmenizi rica ediyorum. İnsanlar olarak hayvanlara tahakküm kurmak, zulmetmek ve onları çeşitli kaynaklar olarak kullanmak için elimizde çok fazla avantaj var. Elinde güç ve avantaj varken herkes yıkımı seçebilir, tarih bunun örnekleriyle dolu. Yaptıkları yüzünden dehşete düştüğünüz, nefret ettiğiniz, güçlü avantajlı o büyük kötülerin seçtiği yolu başka bir türe karşı siz seçmeyin. Zulüme ve yıkıma sebep olmadan yaşamak hepimizin elinde, bugün seçiminizi hayvanlardan yana yapın, vegan olun. 

Yorum yapın