Kaz tüyünün elde ediliş biçimlerine şartlarına değinmeden önce bir soruyu cevaplamak istiyoruz. Neden kaz tüyü kullanmamalıyız? Sağduyu ve etik sorumluluk sahibi herkes için aslında yeterli ve çok basit bir cevap var: başka bir canlının vücut bütünlüğünü bozan, sömürülmesine, istismar edilmesine ve çeşitli acılar çekmesine sebep olan çıktıları kullanmamalıyız. İçinde yaşadığımız gezegenin hayvan türü olan insanlar olarak diğer hayvan türlerin haklarını ihlal etmemek etik bir sorumluluğumuzdur.
Kaz tüyü, uzun yıllardır hafif giysilerin üretiminde kullanılan bir ham ürün olarak hayatımızda yer ediniyor. Ancak bu “malzemenin” elde edilme süreci, beraberinde birçok etik ve hayvan hakları ihlallerini de beraberinde getirmektedir. Kaz tüyü, genellikle kazların kendiliğinden tüy dökme dönemlerinde toplandığından dolayı doğal bir yöntem olarak görülür fakat bu pazarın doğal döngüyle hiçbir alakası yoktur. Bu süreç, üreticiler tarafından hayvanlara zarar verecek şekillerde manipüle edilir ve kötüye kullanılır.
Kaz tüyü elde etme süreci, neredeyse her zaman kazların doğal döngülerine ve vücut bütünlüklerine saygı göstermeyen koşullara dayanmaktadır. Birçok üretici, tüyleri daha hızlı ve büyük miktarlarda elde etmek amacıyla kazları oldukça zorlayıcı ve stres yaşatan koşullara maruz bırakır ve onları büyük bir sömürü zincirinin parçası haline getirir.
Ayrıca, üretim tam olarak elde edilme süreciyle sınırlı değildir; aynı zamanda bu tüylerin mont ve diğer giysilere entegre edilme aşamaları da bir başka konudur. Bu noktada, kullanılan kimyasallar, montların yapımındaki süreçler ve diğer faktörler de hayvan haklarını gözetmeyen uygulamalara yol açmaktadır.
Bu yazıöızda kaz tüyü nasıl elde edilir konusunda detaylı bilgilere yer vereceğiz. Hazırsanız, başlayabiliriz.
Kaz Tüyü Nasıl Elde Edilir?
Kaz tüyünün genellikle kazların doğal tüy dökme dönemlerinde elde edildiği beyan edilir. Ancak, bu süreçte bile birçok üreticinin hayvan haklarını göz ardı eden yöntemlere başvurduğu görülmektedir. Özellikle büyük ölçekli ticari üretim tesislerinde, kazlar sıkışık ve hijyenik olmayan koşullarda tutulur, özgürlükleri kısıtlanır, stres ve rahatsızlık içinde yaşamaya zorlanır.
· Zorlayıcı Yaklaşımlar ve Stres: Birçok üretici, tüyleri daha hızlı elde etmek amacıyla kazları oldukça zorlayıcı yöntemlere maruz bırakmaktadır. Örneğin; kazları otomatik tüy yolma makinelerine yerleştirmek ve tüyleri bu makinelerle çıkarmak, hayvanların şiddetli stres ve yoğun acı yaşamasına neden olur. Bu durum, kazların vücut bütünlüklerine ve içgüdüsel davranışlarına aykırı bir şekilde zorlama içerdiği için etik birçok sorunu beraberinde getirir.
· Sağlıksız Koşullar ve Hastalıklar: Üretim tesislerinde sıkışık koşullar ve hijyen eksikliği, hayvanların sağlığını ve psikolojisini oldukça olumsuz etkilemektedir. Bu koşullar, kazlarda deri problemlerine, enfeksiyonlara, genel sağlık sorunlarına ve hatta ölümlerine yol açar. Ayrıca, aşırı kalabalık atmosferler, kazların içgüdüsel davranışlarını sergilemelerini engelleyerek onları stres dolu bir yaşama mahkum eder.
· Doğal Döngüye Saygı Duymayan Yaklaşımlar: Üreticiler, tüy dökme dönemini beklemek yerine, birçok durumda tüyleri daha sık elde etmek amacıyla kazları yapay yollarla tüy dökmeye zorlayabilir. Bu, hayvanların vücut bütünlüklerine ve doğal döngülerine saygısız bir yaklaşımdır ve kazların sağlığını birçok açıdan olumsuz yönde etkiler.
· Hayvan Hakları ve Kaz Tüyü Endüstrisi: Tüm her şeyden önce, başka bir hayvanın vücut bütünlüğünü bozacak herhangi bir davranış hayvan hakları etiği tarafınca kabul edilmez. Hayvanların vücutları ve yaşamları üzerinde bir söz hakkımız zaten yoktur. Kaz tüyü elde etme sürecindeki bu koşullar ise hayvanların haklarını ciddi şekilde tehlike altına alır. Etik dışı bu uygulamalara karşı duyarlılık arttıkça, bazı markalar ve üreticiler kaz tüyünü bırakarak hayvan haklarını gözeten yaklaşımları benimsemeye başlamış olsa da, sektör genelinde prensipler sömürü ve istismardan yana belirlenmemiştir.
Sonuç olarak, hayvanlara yaşatılan bu sömürü ve istismar sistemi, sektörün etik ve hayvan hakları açısından kabul edilemez olduğunu ispatlar. Tüketicilerin bilinçli tercihleri ve sektördeki denetimlerin artırılması ile, hayvan haklarını korumak ve geliştirmek mümkündür. Kaz tüyü kullanılan ürünlerin alınmaması ve bu üretimi yapan markaların boykot edilerek dönüşüme çağrılması, bu konuda hayvan haklarını gözetmenin ilk yollarındandır.
Kaz Tüyü Canlı mı Yolunuyor?
Kaz tüyü birçok durumda hayvanlar canlıyken yolunuyor. Bu işlem gerçekleşirken, kazın kafası tüyü yolacak kişinin bacaklarının arasında olacak şekilde tutulur ve tüy yolma işlemi bu şekilde başlar. Bu son derece acı ve stres verici yöntem, endüstriyel olmayan yöntemdir.
Bunun dışında, özellikle büyük ölçekli endüstriyel üretim tesislerinde, kazların otomatik makinelerle tüyleri yolunmaktadır. Bu tür uygulamalar, hayvan hakları ve etik kaygılar sebebiyle kabul edilebilir uygulamalar değildir.
Türkiye’de Kaz Tüyü Üretimi
Türkiye, kaz tüyü üretiminde önemli bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Özellikle tarım ve hayvancılık sektörlerinde güçlü bir altyapıya sahip olan Türkiye, bu konuda öne çıkan ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak, bu sektördeki neredeyse tüm pratiklerde hayvanların istismarı, sömürüsü ve haklarının ihlali söz konusudur.
Kaz Tüyünün Zararları Nelerdir?
1. Hayvan Hakları İhlalleri: İlk olarak, herhangi bir hayvanın vücut bütünlüğüne zarar verecek davranışlarda bulunmak hayvan hakları tarafından zaten kabul edilmemektedir. Kazların sıkışık ve steril olmayan koşullara hapsedilmesi, her şeyden önce onların özgürlüklerini kısıtlayarak büyük bir strese sebep olur. Bunun yanı sıra bu sistematik sömürü birçok hastalığa, yaralanmaya ve ölüme sebep olmaktadır. Bu süreç boyunca hayvanın herhangi bir stres ve acı yaşamaması mümkün görülmemektedir. Tüm bu etik dışı uygulamalar hayvan haklarını doğrudan ihlal eder.
2. Çevresel Etkiler: Üretimde kullanılan kimyasallar ve işleme süreçleri, çevresel etkilere neden olabilir. Kimyasal atıklar ve su kullanımı, çevre kirliliğine katkıda bulunabilir. Bu durum, birçok canlının doğal habitatını tehdit eder ve birçok hayvanın ve bitki türünün ölümüne sebep olabilir.
Sonuç olarak, kaz tüyü kullanımının zararları, hem hayvan hakları hem de çevresel etkiler bağlamında dikkate alınmalıdır. Bu sorunlara karşı çözümler aranarak, tüketicilerin bilinçlenmesi ve sektörde hayvan kullanımı olmayan etik uygulamaların benimsenmesi önemlidir.
TDS ve RDS Standartları
Kaz tüyü, günümüzde maalesef özellikle tekstil sektöründe yaygın olarak kullanılmaktadır. Buna karşın dünyadaki birçok hayvan hakları derneğinin ve insan topluluğunun tepkisiyle karşılanan kaz tüyü yolunması, şirketler tarafından “şirin” hale getirilmeye çalışmaktadır. Bunun en önemli ayağı ise Traceable Down Standard (TDS) ve Responsible Down Standard (RDS) yönergeleridir. Textile Exchange tarafından belirlenen bu standartlar, hayvanların sömürüsünün daha az acılı olmasını sağlamak için oluşturulmuştur. Buna karşın hayvanların acıları asla azalmamaktadır. Yöntem ne olursa olsun, hayvanlara yönelik eziyet ve sömürü devam etmektedir.
Peki, TDS ve RDS nedir? İnsanların gözlerini bu standartlarla nasıl boyanmaya çalışılmaktadır?
· Traceable Down Standard (TDS): TDS, kazın tüyünün yolunmasında, akışın izlenebilirliği ve kaynağın belirlenmesi üzerine odaklanan bir standarttır. Bu standart, üreticilerin tüylerin elde edildiği çiftlikleri belgelemelerini ve takip etmelerini zorunlu kılar. Sonuç olarak sömürü silsilesi belgeli ve takipli bir şekilde devam eder.
· Responsible Down Standard (RDS): RDS ise sürdürülebilir üretimin devamını sağlamak için oluşturulmuş standarttır. Bu standart sözde “hayvan haklarına saygı” kıstaslarını da içermektedir. Hayvan haklarına “saygılı” sömürü ve ölüm! RDS ile kazların çiftliklerde belirli koşullarda yetiştirilmesini sağlanmak istenmiştir. Kimyasal kullanımını kısıtlayan bu standart, tüy toplanmasını, doğal tüy dökme döneminde yapılmasını ister. RDS sertifikası bulunan ürünler bu standartları karşılar.
TDS ve RDS’nin Kaz Tüyü Üretimine Katkıları
TDS ve RDS standartların kazların belirli koşullarda yetiştirilmesini ister. Ayrıca tüy dökme döneminde tüylerin toplanmasını güvence altına alır. Bunlar birçok insan için şirin görünebilir. Hayvan refahının artırılması, hayvan sömürüsünün önüne geçmekten çok, toplumun tepkilerini dindirmeyi amaçlar. Bu yalnızca sömürüyü ve istismarı güzel görünür kılmanın bir yoludur.
Bu belgelere sahip olan çiftliklerde kazların acıları son bulmamış, daima devam etmiştir. Kaz sömürüsünde, kimyasal kullanımı sınırlansa da, temel düzeyde birçok etik sorun vardır. Belgeler ya da kimyasal kullanımı ne olursa olsun, kazlar doğdukları andan itibaren çiftliklere kapatılmış, yıllarca tüyleri vahşi yöntemlerle alınmış ve sonunda hayvanlar katledilmiştir. TDS ya da RDS belgeleri olsun ya da olmasın, kaz tüyü kullanımına karşı çıkmak, vicdani olarak bir sorumluluktur.