İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları, katliam ve tecrit yasasına karşı birçok grup ve bireysel kişinin katılımıyla hep beraber yürüdü. ÖSYM önünde başlayan yürüyüş Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne kadar devam etti. Yürüyüş boyunca çevre esnaf ve yoldan geçen birçok vatandaş sloganlara eşlik edip alkışlayarak kitleye destek verdi. 20.00 başlayan yürüyüş kapsamlı bir basın açıklamasıyla 21.00 civarında sonlandırıldı ve ardından 1 saatlik yaşam nöbetine geçildi.
Dikkat çekici birçok döviz ve güçlü sloganlarla başlayan yürüyüş coşkusunu kaybetmeden yaşam nöbetine dönüştü. Sloganların yanı sıra çeşitli şarkıları da uyarlayarak sorumlulara seslenen eylem ekibi çevreden gelen olumlu tepkilerle de birlikte enerjisini giderek artırdı. Yaşam nöbeti sırasında yoldan geçerken eylem ekibine dahil olmaya karar veren köpek ise büyük ilgi ve tabi ki bolca sevgi gördü. Yaşam nöbeti, eylemin asıl öznesi olan köpekle birlikte mesajını pekiştirerek coşkulu şekilde devam etti. Nöbet, eylemlerin devam edeceği duyurusu yapılarak sonlandırıldı.
Hayvanların haklarını korumak için farklı birçok topluluk ve bağımsız bireylerden bir araya gelen eylemciler hayvanları yalnız bırakmayacaklarını bir kez daha güçlü şekilde vurguladı. Yeni kurulan ve yürüyüşün ortaklarından olan İzmir Vegan Platformu tür gözetmeksizin her hayvanın yaşam hakkını savunduklarını ve sokakta yaşamak zorunda kalan hayvanlar için de mücadele edeceklerini güçlü şekilde belirtti. İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları ve İzmir Vegan Platformu söz konusu katliam yasasına karşı hayvanların sesi olmak isteyen herkese çağrı yapıyor. Hiçbir türün yaşam hakkından vazgeçmeden, hiçbir hayvanın hakkını diğerinden önemsiz görmeden birlikte yaşamanın mümkün olduğunu savunan İzmir Vegan Platformu sokakta yaşamak zorunda kalan hayvanlar için de mücadele vereceklerini ve eylemlerine devam edeceklerini belirtti.
Devam eden eylemler hakkında bilgi almak için İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları’nı ve İzmir Vegan Platformu’nu takip edebilirsiniz.
Basın Açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi;
Yaşam Hakkı Savunucularına, Hayvan Hakkı Savunucularına, Kamuoyuna…
Hayvanların haklarını korumakla yükümlü olan AKP hükümeti ve küçük ortaklarının aylardır sokakta yaşayan hayvanlar üzerinden pompaladığı nefrete şahit oluyoruz. Yıllardır 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun “Kısırlaştır, aşılat, yerinde yaşat” ilkesini temel alan 6. maddesini delmek isteyen Tarım ve Orman Bakanlığı ile tabiri caizse daimi bir mücadele içindeyiz. Hayvanları ve haklarını korumakla yükümlü olanlar, bizzat onları yok etmeye ve suçlamaya devam ediyor. Halkın oylarıyla seçilmiş vekiller, bizzat bizi kutuplaştırmaya ve halkın hassas dengelerini bozmaya devam ediyor. Toplumsal barışa ve huzura zarar veren bu suni gündemleri ise, yandaş gazetecileri ve parayla tutulmuş trol çetelerini devreye sokarak yapıyorlar. Bireysel silahlanmayı hedefleyen, kışkırtma ve dezenformasyonla köpekleri ve yaşam savunucularını canavarlaştıran ama bir türlü kapatılmayan sözde dernekler de adeta sözcülük yapıyor. Aylardır tartışılan tecrit ve katliam yasası meclise getirildi. Biz de, bu yasayı meclise getiren, aylardır köpeklerin yaşamları üzerinden siyasi rant devşirenlere karşı başlattığımız yaşam nöbetinin dördüncü günündeyiz. Canımızı veririz, canlarımızı vermeyiz diyerek, gözlerini köpeklerin canlarına dikenlerin yakasında olduğumuzu ve olmaya devam edeceğimizi buradan bir kez daha bildiriyoruz!
AKP döneminde, tam 20 yıldır, Hayvanları Koruma Kanunu uygulanmadığı, kısırlaştırma, aşılama yapılmadığı, yasaya uymayanların cezalandırılmadığı, denetlenmediği, devlet ve sermaye ortaklığıyla devam eden hayvan üretimi ve satışı yasaklanmadığı ve hayvanları terk edenlere cezalar verilmediği apaçık ortadayken; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın, AKP Grup Başkanı Abdullah Güler’in her yol denenmiş ve işe yaramamış gibi, belediyeler için yepyeni yükümlülükler içeren kanun maddeleri getirilmiş gibi açıklama yapmasını kabul etmiyoruz!. Meclise getirilen yasa tasarısında bahsedilen, “barınakların hayvanların sahiplendirilinceye kadar bakıldığı ve rehabilite edildiği yerler” olarak değiştirilmesini kabul etmiyoruz! Barınaklar, ihtiyacı olan hayvanların tedavilerinin yapıldığı geçici bakım evleridir. Bir hayvanın bir sorunu olmamasına rağmen barınak adı altındaki ölüm kamplarına hapsedilmesi kabul edilemez! Hayvandan hayvana veya hayvandan insana bulaşıcı hastalığı olan ve su kaynaklarının, yaban hayatının ve biyolojik çeşitliliğin zarara uğramasına sebep olan hayvanların ötenazi ile katledilmesini kabul etmiyoruz! Sokakta yaşayan hayvanların hasta olmalarının en büyük sebebi de, ekolojik yıkımın en büyük de rant hırsıyla hayvanların yaşam alanlarını işgal eden, sokaklarda aç kalmalarına sebep olan, hayvanlar için bütçe ayırmayan veya ayrılan bütçeyi cebine indiren iktidar ve yerel yönetimlerdir. Hayvanların en temel hakları olan yaşama haklarının ellerinden alınmasının yani katledilmesinin “ötenazi” adı altında yumuşatılmasını kabul etmiyoruz!
Bu yasa tasarısı ile açıktır ki, AKP hükümeti ve ortaklarının amacı, üzerinden hiçbir çıkar sağlayamayacağı aksine onlar için ekstra bütçe ve sorumluluk bindiren köpekler üzerinden barınak rantı devşirmeyi amaçlamaktadır. Yasa tasarısında talimatları verilen bakım evlerine sağlanacak ücret ile Türkiye’deki tüm köpekler kısırlaştırılabilir. Rant hırsları için köpeklerin hedef gösterilmesini kabul etmiyoruz! Bu yasaya uymayanlar yani köpekleri hapseden ve katleden belediye başkanlarına altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilmesini kabul etmiyoruz! Bu memlekette halkın iradesiyle seçilen, tecrit ve katliamdan yana durmayacak belediye başkanları vardır! Bugün hayvanları değil failleri koruyan ve 20 yıldır yürürlükte olmasına rağmen uygulanmayan ve denetlenmeyen 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun neredeyse hayvanlar yararına tek iyi maddesi olan 6. Maddeyi, yani “kısırlaştır/aşıla/yerinde yaşat” hükmünü kaldırmak istiyorlar, ama katilleri aramıza salan adaletsizlik ve cezasızlık sistemini değiştirmek istemiyorlar. Bizzat besledikleri bu sömürü düzenine karşı ses çıkarıyoruz! Yüzyıllardır bu topraklarda ekmeğimizi, suyumuzu paylaştığımız mahalle sakinlerimiz köpeklerin, bugün bilinçli bir bilgi kirliliği ve manipülasyon ile, “başıboş” denilerek, “ulusal güvenlik sorunu” olarak yaftalanarak haklarını savunan insanlarla birlikte düşmanlaştırılıp canavarlaştırılmasına izin vermiyoruz!
AKP grup başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu’nun Erdoğan’a, hazırladıkları raporu gururla teslim ettiği fotoğrafın yandaş medya tarafından servis edilmesinden sonra tasarıyı meclise getirdiler! Katliamı ve tecriti meşrulaştırmak için hiç durmadan nefret kusan siyasetçilere, TECRİT VE ÖLÜM yasasına karşı inatla, haklılığımıza güvenerek direniyoruz!
Ayırmaları gereken bütçeleri ayırmayıp yasalarla belirlenmiş yükümlülükleri yerine getirmeyerek çağdışı bir yöntem ve kafatasçı bir zihniyetle, kendi demeçlerinden alıntılarla “saldırgan, hasta, anatomisi bozulmuş, yeme bozukluğu çeken, güçten düşmüş” tüm köpekleri toplamayı, hapsetmeyi ve öldürmeyi 21. yüzyıl Türkiye’sinde inatla siyasi söylem ve eylem biçimi olarak ileri sürmek, köhnemiş bir Nazizm girişiminden farksızdır. “Saldırgan” diyerek canavarlaştırdığınız, insanlar tarafından travmatize edildiği için kendini ve alanını korumak zorunda kalan köpekleri de, doğası gereği “havlayan”, iyileşme ve yuva imkânı bulabilecek hasta, engelli, yaşlı tüm köpekleri sizin zulmünüzden ve gazabınızdan koruyacağız! AKP’nin tecrit ve katliam tasarısı girişimi, adeta “toplum ve devlet düşmanı” olarak seçtikleri köpeklerden sonra bu kez sıranın kimlere geleceğini kaçınılmaz olarak sorgulatıyor! Bu vesileyle; hayatı savunan, kendi hayatı adına söz söyleme şansı olup kendi mücadelesini yürüten tüm ötekileri de selamlamak istiyoruz: Çocukları, kadınları, LGBTİ+ları, işçileri, emekçileri, göçmenleri, faili meçhulleri ve ailelerini selamlıyoruz! Failler aynı, mücadelemiz aynı. Hepimiz adaletsizliğe ve cezasızlığa karşı bir aradayız.
Unutmayalım ki dünya insanların elleriyle, hayvanların patileriyle, ağaçların kökleriyle var olmuştur ve var olmaya devam edecektir. Bu yasa tasarısının yıllardır meclisten geçirilmeye çalışılıp başarılamaması, halkın direnişinin, hayvanlardan yana konan iradenin başarısıdır. Biz, sokak hayvanlarına karşı uygulanmak istenen tecritin ve katliamın önüne geçebilmenin tek yolunun birlikte hareket etmek ve sokak hayvanlarının yanında, nefrete inat yaşamdan yana olmak olduğunu biliyoruz.
Köpekler için soykırım noktasına gelen bu son dönemeçte, meclisin kalın duvarlarını sesimizle yıkmak için, yaşamdan, adaletten ve özgürlükten yana olan herkese sesleniyoruz: Bu yasa tasarısı geri çekilene kadar Türkiye’nin dört bir yanında sokaklardayız! Bu kanlı yasa tasarısı geri çekilene kadar İzmir’de yaşam nöbetimizi başlattığımızı ve her akşam 20.00’da sokakta olacağımızı ilan ediyoruz! Her akşam 20.00’de Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi ÖSYM binası önündeyiz. Tüm İzmir halkını haklı nöbetimize destek olmaya sokağa çağırıyoruz! Tüm Türkiye’yi de kendi mahallelerinde, semtlerinde örgütlenmeye, eylemler yapmaya, nöbetler başlatmaya davet ediyoruz. Tasarının komisyondan geçmemesi ve yasalaşmaması için hak, hukuk ve adaleti savunan tüm milletvekillerine sesleniyoruz: Tecrit ve katliama “hayır” oyu kullanmanızı, tasarının içerdiği Nazi pratiklerini kabul etmediğinizi açıklamanızı ve tasarının komisyona geleceği gün mecliste bizzat bulunarak muhalefet etmenizi bekliyoruz! Şimdi, sıkıca tuttuğumuz patiler uğruna ellerimizi havaya kaldırıp hep birlikte haykıralım: Son kafes kırılana dek, her birimiz özgür olana dek bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz!”